1. herşeyi zıddıyla düşünen bir beyin, bir kelimenin anlamı için kelimenin zıddına ihtiyaç duyulduğunu bilen bir zihin, hayatın anlamının ölümde saklı olabileceğini düşünebilir. çünkü siyah bir kalemle siyah bir zeminde yazdığınız kelimeler başkaları için okunmazdır. yaşamlarımızın sonlu olmasının nedeni yine belki de sonsuzluğu tarif etmek içindir.

    hatırladığım kadarıyla henüz ölmedim. hayat, ya da yaşam dediğimiz bu ilüzyonda, bu sanrıda, bu yalan dünyada "ne işim var benim?" sorusu, asırlarca cevap bekleyen, birçok kitabın hammaddesi bir sorudur. bu haliyle ölmediğimden olsa gerek hala anlayabilmiş değilim. hayır, çünkü ben ölmedim. zaman-ı evvelde zat-ı muhterem birinin söylediği şu değerli söz, bugün, belki biraz daha anlamlı hale geldi. "ölmeden önce ölünüz." sanki farketmemiz gereken bir şeyler var gibi.

    hayat kendi mutluluğumuzu yakalamak için bir fırsat mı? ya şu olmayan diğerlerinin mutluluğu? onlara ne olacak? bencillik mi hayat? yeterince bencillik mi? ne kadar bencillik? doyana kadar mı? doymak? ego asla doymaz. bir avuç su mu doyuran? ölmemek için içtiğimiz. benliklerin mutluluğu kendi üzerinden dizayn edilse idi size haklısınız derdim. bencillerin hep bir öncekinden daha fazla doyuracak şekilde yeni araçlara ve yeni arayışlara yönelmesi neden? mutluluk belki de şimdilik bize başkası olarak gözüken diğer bir çift gözün gülümsemesindedir.

    şimdilik başkası. aslında gülen yine kendinsin. kendini güldüren de. alan da sensin veren de. veren el hiçbir zaman üstün olmadı. hep eşitti. üstünlük sanrısı beninizin sizi kutsadığı bir aldatmacadan ibaret değil mi? hayaller içindeyim okçu. düşün ki o bunu hayal ediyor gibi.

    sanrılar. bir sanrıya kanmak mı yaşam? kanmamak mı? dünya malına kanarak yaşamak mı, dünya malını önemsemeden yaşamak mı?

    yaşam. bu yaşamında öldüğünde yanında götürdüğün neyse önemli olan işte o. bu olsa olsa bilgidir. başka ihtimal bulamadım.
  2. kendini bilmek ister her insan, hatta her kral. beni senle anlatmaksa, seni var eden şey.

    kendini bilmek ayırmakla ve ayrılan gözün kendine bakışıyla mümkün.

    sen hayatımın anlamıydın okçu. inanmıştım sana, çocuk naifliğince. güvenmiştim. deli hayallerim vardı. hayallerimiz. bir zamanlar. nasıl da kırdın beni, sana anlatamam. hayal kırıklığı benimkisi. sonra başka aynalar. bunu nasıl istersin benden? beni buna nasıl yönlendirirsin? şimdi boş aynalardan bile yüz çevirmekteyim.

    hayatın sizin için bir anlamı yok. yaşayın. üreyin. ölün. hayat mı? sanrı. oynayadurun kendi kendinize. ister bilin, ister bilmeden ölün. işığınız söndüğünde okunmayacaksınız.
  3. başkalık sanrısının kucağında halüsinojenlerin etkisiyle sonsuz sayıda gördüğüm ortak alan paradoksundaki rüyalardan birindeyim. asimetrik simetri yasalarınca var olmak, varlığının farkında olmak ve anlamanın zıtlıklara, kaosa ve düzensizliğe mecbur olduğunu biliyorum. sonsuzun yanında başka bir şeyin var olmasının onu sonsuz yapmayacağının farkındayım. bu farkındalık gördüğüm, bildiğim her zerre ya da aklın başka olmadığı, bana başka görünse bile aslında sonsuzun bir parçasından ibaret olduğu, sonsuzun herşeyi kuşattığı ve içine aldığı fikrini doğuruyor. sonsuza 1 dediğimde, herşey 1 ve ben 1 den başka bir şey olmadığını, sonsuzun yanında, önünde veya arkasında başka bir sonlu ya da sonsuz bulunmadığını görüyorum.

    şimdi gidip biraz içmem lazım.
  4. dışarıda başka sonsuz 1 yok. he şey illaki o sonsuz 1.
    dışarıda sonsuz 1 i arayanlar, farazi o nu bulanlar mevcud sonsuz 1 i anlamamışsınız. kaos sizin için sürmeli.